Aydınlanmayı her türlü inanç, ön yargı ve karanlıktan kurtulma(çıkış) olarak nitelendirir ünlü filozof Immanuel Kant. Alman felsefesinin bu öncü isminin hem dönemine hem de sonraki yıllara bıraktığı çokça eleştiri ve bilgi bulunmakla beraber, onun bilhassa eğitim bahsiyle alakalı söylemleri benim daha çok dikkatimi çeker. Yakın zamanda okuduğum "Eğitim Bir Kitle İmha Silahı'nda yazar John Taylor Gatto; Almanya' dan (Prusya) ithal edilen Amerikan eğitimindeki 'zorunlu eğitim'e o eğitimin içinden çıkan birisi olarak ciddi manada eleştiri getirir. Ancak üç yüz sayfalık kitap boyunca ortaya attığı bu eleştiriye nedense bir teklifte bulun/a/maz. Sayfalar boyu farklı örnekler üzerinden eğitim ve öğretimi birbirinden ayırma gereği bile duymadan eleştiri okları yöneltir. Okur olarak hep bir teklif beklentisiyle beklediğimiz daha sonraki sayfalar ancak kitabın son sayfasına getiriyor bizi. Gatto'dan çok önce yaşamış 18. Yüzyıl Aydınlanma filozofu Kant ise üzerinde durduğum eserinde zorunlu eğitimin yani okulda eğitimin öneminden bahseder.
İnsanın eğitime ihtiyaç duyan tek varlık olduğunu ifade eden Kant, yine insanın bebeklik (bakım ve beslenmeye muhtaç olduğu dönem), çocukluk (talim ve terbiyeye muhtaç olduğu dönem) ve talebelik (tahsil ve irşada muhtaç olduğu dönem) diye ayırdığı üç eğitim döneminden bahseder. Evet, insandır sadece eğitime muhtaç olan. "Sözgelimi örnek olarak ayıkulağını (ayıpençesi) ele alalım. Bir kökten filizlendiğinde bu bitki sadece tek renkte çiçekler açar; ama tohumdan filizlendiğinde çiçekler çok değişik renkleri ihtiva eder. Tabiat bitkiye bu çok çeşitli tohumcukları yerleştirmiştir ve bunların gelişimi sadece bir uygun ekim ve dikim meselesidir. O halde bu, insan için de böyledir. " (Kant, 2016 ; s. 39)
Eğitiminin öneminden bu şekilde bahseden Kant, öncelikle insanın eğitim yoluyla disiplinini, kültürel donanımını, ayırt etme yeteneğini ve ahlaki terbiyesini geliştirilebileceğini söyler. Bunlarla beraber birey zaten kendisinden beklenen "düşünmeyi öğrenme" kazanımını da elde etmiş olacaktır. Tabii ki bu insan, söz konusu yetileri elde etmek için bir kılavuza diğer bir ifadeyle tecrübeye ihtiyaç duymaktadır. İşte burada devreye hem aile hem de okul yani öğretmen girer.
Kant kitap boyunca, felsefesinden çokça etkilendiği Russo'nun 'Emile'i gibi bir bireyi çocukluktan yetişkinliğe kadar götürür. Bebeklik dönemindeki bakım ve gözetimden, çocukluk dönemindeki terbiye ve oluşumdan ve daha sonraki mizaç özelliklerinden yeterince bahseder. Bu çerçevede çocuğun ilk önce itaat etmeyi öğrenmesi gerektiğini ve sonrasında da özgür iradesini nasıl kullanması gerektiğini ortaya attığı gerçekçi tekliflerle açıklar.
Kant eğitimi fiziki eğitim, kültür(öğretim) eğitimi, ruh eğitimi, ahlaki eğitim ve pratik eğitim olarak tasnif eder.
>Fiziki eğitim; çocukların bakım ve gözetimine dayanan, doyurulup beslenmesiyle devam eden ve genellikle dadı ile ebeveynler tarafından üstlenen eğitimdir. Bu kısımda yazar; çocuğun beslenmesinden, uyutulmasından, ağlama davranışından ve alışkanlık oluşturan diğer bazı davranışlardan örnekler verir.
>Kültür (öğretim) eğitimi; fiziki eğitimin müspet tarafını oluşturmaktadır. Aynı zamanda yazar beden eğitimini ve bireyin kendi kendine öğrenebilme egzersizlerini bu başlıkta ele alınır.
>Ruh eğitimi ahlaki eğitimle beraber düşünülmelidir. Çünkü bir insan ruh eğitimini ne kadar yüksek mertebede almış olursa olsun ahlaki eğitimini tamamlayamışsa bu insan kötü bir birey olarak kalacaktır. Çünkü bu, insanın tabiatını esas alan ruh eğitimiyken özgürlüğünü esas alan da ahlak eğitimidir. Ruh eğitiminde çocukların kendilerini ifade etmelerine fırsat verilmeli ve özellikle 'Sokrat yöntemi' denilen soru cevap tekniği bu amaçla kullanılmalıdır. Ruh eğitiminde hayal gücünün geliştirilmesine de önem verilmelidir.
>Kant denince akla daha çok ahlak eğitimi gelir. Buna rağmen kitaptaki ahlak eğitimi kısmının kısa olduğunu hatırlatmak gerekir. Ancak şunu da ifade edelim ki eğitimin bir bütün olarak değerlendirildiği bu kitapta konu başlığıyla alakalı değildir her söylenilen. Dolayısıyla diğer başlıklar altında da ahlaki eğitimin üzerinde sürekli durulmuştur. Kant, ahlaki eğitimin kesinlikle disiplin üzerine kurulması gerektiğini söyler. Çünkü ahlaki eğitimin amacı o zihni eğitmek ve insanı düşünmeye hazırlamaktır.
Günümüz insanın en temel problemlerinden olan yalan söylemek bir ahlak konusudur. Bunun için çocuklara yalan söylediğinde aşırı tepki verip kızmak veya çocuk olduğu için hiçbir şey söylememek yanlış bir yaklaşımdır. Doğru olan ise çocuğa yalan söylediğinin hissettirilmesi ve bu davranışı nedeniyle gelecekte ona kimsenin artık inanmayacağının anlatılmasıdır.
Ahlaki eğitimin bir diğer önemli kısmı da şahsiyet meselesidir. Kesinlikle cezaya yer verilmeden dakik olmaya ve kurallara uymaya riayet etmesinin sağlanması, çocuğun şahsiyet kazanmasında ona yardımcı olacak en önemli hususlardır. Çocuklar, cezanın onları aynı davranışı yapmaktan ıslah ettiğini bilmelidirler. Çünkü eğer bu ayırımı farkına varılmazsa ceza boşuna yapılmış olur.
Ahlaki eğitimde utanma duygusunun kritik döneminin gençlik döneminde olduğunu bilmek gerekir. Yani bebeklik ve çocukluk dönemi utanma/haya eğitimi için çok erkendir. Çünkü birey ince özsaygıya sahip olur sonra bu saygı neticesinde haya duygusu gelişir.
>Kant, şimdiye kadar sıraladığı eğitim aşamalarını geçen bireyin artık öğrendiklerini uygulamaya koyma vaktinin geldiğini ve bu vaktin de pratik eğitim olduğunu ifade eder. Birey bu pratik esnasında becerikli/mahir, akıllı/basiret sahibi ve ahlaklıdır artık. Bu aşamada insan hem kendine hem de topluma karşı yapması gereken ödevleri yerine getirir. Birey, artık yalan söylemez, çünkü bu davranışın insan vakarına aykırı olduğunu bilmektedir. Birey artık daha cömerttir, çünkü o erdeme ve dini olgunluğa erişmiştir. Tevazu sahibidir birey, çünkü kendi ahlaki kıstası ile mukayese edebilecek noktaya erişmiştir.
Bir eksiklik gibi düşünülse de Kant din eğitimiyle alakalı düşüncelerini bu başlık altında verir. Yazara göre din eğitiminde önce ahlak sonra ilahiyat gelmelidir. Ayrıca dini yasaklar veya kurallar açıklanırken bunların aynı zamanda toplumsal düzeni sağlayan tabiat yasaları olduğunu belirtmek gerekir. Ancak bu şekilde birey tarafından bu yasalar benimsenir ve uygulanır.
Aydınlanma felsefesinin en büyük temsilcisi Immanuel Kant'ın eğitim konusunda fikirleri bunlardan ibaret. Kant'a göre eğitim demek ahlak eğitimi demektir. Dolayısıyla ahlaki eğitimi yetersiz kişiler henüz olgunlaşmamıştır. Kişinin hamlıktan çıkması yani olgunlaşması hem aydınlanması anlamına hem de ahlaki yeterliliğe çıkması/ulaşması manasına gelir.
Vahdettin Oktay BEYAZLI