8 Eylül 2018 Cumartesi

KELİMELERLE ÇOĞALAN "YALNIZLIKLAR"

KELİMELERLE ÇOĞALAN 'YALNIZLIKLAR'

Çoğu eleştirmen tarafından sonraki kuşaklara kalıcı eser bıraktığı noktasında fikir birliği yapılan samimi bir yazar Hasan Ali Toptaş'ın nesir metinlerindeki okuyucuyu etkileyen dilinin altında-sanırım- onun biraz da şair ruhlu oluşu yatar.
Yazarın, bu kitaptaki metinleri şiir olarak nitelememesine rağmen YALNIZLIKLAR bir şiir kitabı. Tabii ki şiirsel metinlerden oluşan bir kitap demek daha doğru olur bana göre. Ancak günümüzde şiir diye piyasa sürülen çoğu eserin kat be kat üstünde Hasan Ali'nin metinleri. Aslında tek bir şiirin numaralandırılmış bölümlerinden oluşuyor kitap.
Hasan Ali Toptaş okumamış ve okuma planı yaparken hangi eserden başlayacağını henüz belirlememiş okurun, yazarın dilini ve az çok üslubunu tanıması adına bu kitaptan başlamasını acizane tavsiye ederim. Çünkü diğer kitaplarına rağmen hem bu kitabı okumak daha kolay hem de şairin üslubuna daha erken yetişiyorsunuz bu kitapta.
Toptaş, yalnızlığı bir çocuğun anne baba tarafından büyütülmesi gibi büyütüyor ve kendince eğitiyor, sonunda da onu susma noktasında sabrını geliştirmiş cesaretli bir birey haline getiriyor.
 "Yalnızlık bir çocuktur
kirlenir dili dışarının diliyle
eli kirlenir
yönü kirlenir."
Şair(yazar), yalnızlığın tek başına bir kelime olmadığını ve bütün kelimelerden oluşmuş tek bir kelime olduğunu ifade eder. Çünkü:
 "yalnızlık kendimizi alıp kaçtığımız
dilsiz bir attır, yelesi bakışlarımızda
savrulur hep, nal sesleri duruşumuzda..."
Şiir, çoğu öykücü ve romancının sığındığı bir liman olmuştur hep. Yani bazı yazarlar bir şekilde şiir yoluna uğramışlardır. Sait Faik, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ömer Seyfettin, Sabahattin Kudret ve Sabahattin Ali bu isimler içinde en çok bilinenler. Toptaş da roman ve hikaye yazmasına rağmen şiirde bir soluk almış ve daha sonraki metinler için dil veya üslup değişimine buradan başlamıştır.
"yalnızlık alıp karşına kendini
öteki kendinlerle konuşmaktır
...
kimi zaman da öldürmektir
içlerinden sana en çok benzeyeni
benzemiyor diye" yalnızlığı şiir boyunca başka başka unsurlara benzeten Toptaş, bu noktada aşk, ölüm, korku, insan ve yalnızlığın yine kendisi en çok başvurduğu kavramlardır.
"Ölümün yalnızlığı yoktur ama
ölüm bir başına yalnızlıktır.",
"Aşklar ki-ah aşklar
 yalnızlığımız kadardır.", şair bazen de kendini kendi sesiyle susturmak ister:
"Bütün şarkılar aynı makamda okunur
ayrı makamda dinlenirmiş
ve susmak da bir şarkıymış
bilmiyordum
Ben yalnızlığı ne sanmıştım bu keresinde" der son sözünü söyler.
Toptaş'ın öykü ve romanlarındaki sanatı dili hakikaten onun şiir yeteneğiyle alakalıdır. Okurun bazen metnin içine dahil olmasını zorlaştıran bu üsluptur. Tabii ki sanatçının etkilendiği akımın tesirini de unutmamak lazım.
Hasan Ali Toptaş, son dönem yazarları içerisinde İhsan Oktay  Anar'la birlikte roman sanatını dil, kurgu ve üslup açısından hakkıyla konuşturan önemli bir yazarımızdır.

Vahdettin Oktay BEYAZLI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YAZIN DÜNYASINI DEVİNGEN Kılan "İMGESEL İLETİŞİM"

YAZIN DÜNYASINI DEVİNGEN KILAN"İMGESEL İLETİŞİM" Dil her sanatçının(yazar/şair) ana sermayesidir; ilk ve son durağıdır. Bu...